Petrol Ofisi 1941’de İstanbul’da, dokuz personelli küçük bir kamu kuruluşu olarak kuruldu. Türkiye’nin sınırlarının hemen ötesinde savaşın tüm şiddetiyle sürdüğü, ekmeğin bile karneyle dağıtıldığı bu yıllarda Petrol Ofisi, ülkenin çarklarının dönmesi için gerekli yakıtı sağlamak gibi zorlu bir görev üstlendi.
Savaş sonrasında hızlı bir büyüme dönemine girildi. İniş çıkışlarla da olsa gelişen ekonomide Petrol Ofisi, kısa süre içinde ülkenin akaryakıt sektöründe faaliyet gösteren bütün şirketleri geçti ve Anadolu’da, hiçbirinin gitmeye cesaret edemediği en ücra köşelere bayrağını dikti. 1950’de 200 istasyonu olan Petrol Ofisi, 1970’de 1.300, 1990’daysa 5.700 istasyona ulaştı, bu sayı da diğer tüm şirketlerin toplamından fazlaydı. Petrol Ofisi bir aileydi ve bu ailenin bir ferdi olmak saygınlık ve tanınmışlık getiriyordu; bugün ülkenin her yöresinde hala Petrol Ofisi bayrağını gururla dalgalandıran üçüncü kuşak Ofislilerin olmasının temelinde de bu vardır.
Petrol Ofisi, Türkiye’nin yalnızca endüstrisinin değil, turizminin de gelişmesinde önemli rol oynadı; Petrol Ofisi istasyonları, sundukları geniş hizmet yelpazesiyle ülkenin farklı bölgelerinden olduğu kadar yurtdışından da gelen ziyaretçileri ağırlamaktan hep mutluluk duydu. Yarım yüzyılı aşkın bir süredir Petrol Ofisi, Türkiye’nin yollarında güler yüzüyle, yüksek hizmet kalitesiyle güvenilir bir ev sahibi olageldi.
“Yüksek hizmet kalitesi” Petrol Ofisi için bir değişmezdi, ama kapsamı ve içeriği yıllar içinde yılmaksızın genişletildi, daha yükseğe taşındı. Bugün Petrol Ofisi en iyi ürünleri sunmanın, müşterilerini en üst düzeyde memnun edebilmenin gururunu yaşıyor.
21. yüzyılda Petrol Ofisi, kamuya ait bir akaryakıt dağıtım şirketinin sınırlarını tümüyle aştı ve gelişkin bir özel enerji şirketi görünümüne büründü.